enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
39,2423
EURO
44,7139
ALTIN
4.175,57
BIST
9.486,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
26°C
İstanbul
26°C
Açık
Pazartesi Az Bulutlu
28°C
Salı Parçalı Bulutlu
28°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Açık
28°C

Kültürel eziklik: Yenemiyorsan boykot et!

Özgür Özel’in Saraçhane’de açıkladığı boykot listesi Türkiye’ye yönelik ticari kumpasa dönüştü. “Yaptırım” demiyorum bakın. Çünkü bir insan, bir siyasetçi, bir ana muhalefet lideri kendi ülkesine yaptırım uygulamaz. Lakin bu vasıflardaki bir kişi ve kitleler, kendi çıkarları için, misal politik hırsları doğrultusunda ülke ekonomisini batırmaya çalışabilirler. Özgür Özel’in öncülüğündeki boykotun amacı tam olarak budur. Boykot, emperyaliste, kapitaliste, işgalciye, soykırımcıya karşı yapılırsa kitlesel

Kültürel eziklik: Yenemiyorsan boykot et!
REKLAM ALANI
05.04.2025 02:48
2
A+
A-
Özgür Özel’in Saraçhane’de açıkladığı boykot listesi Türkiye’ye yönelik ticari kumpasa dönüştü. “Yaptırım” demiyorum bakın. Çünkü bir insan, bir siyasetçi, bir ana muhalefet lideri
kendi ülkesine yaptırım uygulamaz.

Lakin bu vasıflardaki bir kişi ve kitleler, kendi çıkarları için, misal
politik hırsları doğrultusunda

ülke ekonomisini batırmaya çalışabilirler. Özgür Özel’in öncülüğündeki boykotun amacı tam olarak budur. Boykot, emperyaliste, kapitaliste, işgalciye, soykırımcıya karşı yapılırsa kitlesel ve anlamlı bir mücadeleye dönüşür. Boykot,
memleketin üreticisini, esnafını hedef alıyorsa

amacı farklıdır, bir çıkar ilişkisi vardır. Arka planda markalar hatta
YAZI ARASI REKLAM ALANI
devletlerin savaşına

dönüşür. Örneğin büyük bir öfke ve nefretle hedef yapılan Espressolab’ı boykot etmek en fazla kimin tezgahının önünü açıyor ve cirosunu yükseltiyorsa boykotçular ona çalışıyor demektir.
Özgür Özel bir liste açıkladı. Sonra bazı markaları çıkardı, bazılarını aldı, paylaşımlar silindi vs. Karman-çorman,
memlekete zerre faydası olmayan

ama güya memleket için yapıldığı “
sandırılan

” bu eylem ticari faşizmi de hortlattı.
Ticareti baltaladı.

Fişlemeleri elden ele yaydırdı,
cadı avlarının zeminini inşa etti

ve daha da beteri,
muhalefetin gelecek simülasyonunu

sundu.
Bu arada,
CHP’nin boykotunu kucağında bulan “bağzı” ezikler

ve yeteneksizler de alakasız marka ve kuruluşlara olan öfkelerini ete kemiğe büründürdüler. Alttan alta,
fırsat bu fırsat diyerek

saldırıya geçtiler.
Önce şöyle bir Tweet atıldı:
“Tasarım dünyası için de bir boykot listesi gerekli mi? Yeni Şafak ile göbekten bağlı Arkitekt’i takipten çıkmak için bir hatırlatma ile başlayalım.”

Bunu yazan,
Amerika’da yaşayan Hayrettin Güç isimli bir şehir tasarımcısı

ydı.
Buna paralel olarak Instagram’da da şöyle bir paylaşım yapıldı:
“Özellikle mimar meslektaşlarım ve diğer takipçiler boykotu her alana yayalım, takipten çıkalım, çıkmayanları uyaralım. @Arkitektcom seri bir şekilde boykot.”

Bunu yazan da
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İBB Miras şirketinde proje müdürlüğü görevini yürüten Merve Gedik

’ti.
Benzer bir çağrı
Ekşi Sözlük

’ten de yapıldı:
“Albayrak medya grubuna ait olduğunu yeni öğrendiğim yayın kuruluşu. Instagram hesapları mimar veya mimar adayları arasında çok popülerdir. Boykot listesine eklenmesini rica ediyorum.”

“Arkitekt ne alaka?” diyenler olacaktır? Çok alakası var. Boykot listelerine sokmak isteyenleri anlayabiliyorum aslında. Çünkü
ellerinden başka bir şey gelmiyor.

Bakın ironi falan yapmıyorum. Çaresizlikleri bu raddeye vardı. Arkitekt’i kısa sürede; tasarım, mimarlık ve sanat alanındaki yayıncılığı ile zirveye çıkaranlar mütevazılıklarından milim taviz vermiyorlar o ayrı mesele. Çünkü fazlasıyla profesyoneller.
Ne mi yaptı Arkitekt? Mimarlık alanında yayın yapan medyalardan biri olmak amacıyla beş yıl önce çıktıkları yolda zirveye oturdular. Kaliteli içerikleri çok sevildi. Özellikle de mimarlık öğrencileri bilgilendirici paylaşımlarını çok tuttu. Haliyle sanat ve mimar camiasında ses getirdi.
Ortaya konan kalite ve gelişimden rahatsız olanlar oldu

. Zaman zaman yazdılar. Röportaj veren mimarları, hocaları fişlediler. Ancak Arkitekt mecrasında, sıfır politik içeriklerle büyümeye devam etti. Bu arada Arkitekt ekibinin işine ne denli odaklandığını,
siyasi bir kalkışmanın odağında anılmamak

için de hedef gösterenlere karşı sessizce içerik üretmeye devam ettiklerinden anlayabiliriz. Şu da var: Arkitekt’i seküler camiada destekleyen, ilgiyle takip eden ve hakkını teslim eden binlerce takipçisi var.
Sadece Arkitekt değil grubumuzun diğer markalarından
Ketebe de

benzer paylaşımlarla
el altından ideolojik boykot listelerine sokulmak isteniyor

. Çünkü Ketebe de “bağzı” rakiplerine geri kalmışlık nöbetleri geçirtiyor. Şu ay itibari ile edebiyattan sosyolojiye, felsefeden bilime, sanattan modern kurgulara kadar neredeyse her alanda yayıncılık yapan ve birkaç yılda 1500 kitaba erişmiş. Maharet sadece kitap basmak değil.
Ketebe Türkiye’de kitap yayıncılığında oyunu yeniden kuruyor

. Kendi ekosistemini inşa ediyor. Çok ciddi bir insan kaynağı var. Her alanın uzmanlarıyla çalışıyor. Entelektüellerden oluşan geniş bir yayın kurulu ve yayın hafızası var. Birilerinin at oynattığı kültür yayıncılığı meydanına kendi atıyla giren bir yayınevinden bahsediyoruz. Okurları biliyorlar, Ketebe’yi anlatmaya gerek yok.
Fakat Ketebe’ye çeviri yapan, editörlük işlerini yürüten, çizimlerini hazırlayan emekçilerin
tespit edilip hedef gösterildiğini,

tehditlerin havada uçuştuğunu duyuyor okuyoruz.
Bakın bu fikir uyuşmazlığı falan değil.
İdeolojik nefret

in ta kendisi. Ancak başka bir dert daha var:
Mesleki ve fikri olarak yenilmişlik hissi.

Mimarlık sektörüne, sanata ve kitaba yatırım yapan, gençleri tasarlamaya, okumaya yönlendiren Arkitekt ve Ketebe gibi mecralardan
kimler neden rahatsız olur?

Bunu bir hem geleneksel medya çalışanı hem de dijital yayıncı olarak söylüyorum: “Rekabet.” Yani geri kaldılar. Haliyle
geçildikleri için, farkı kapatmanın usulsüz ve etik olmayan yollarına başvuruyorlar.

Arkitekt ve Ketebe’deki arkadaşlar belki bu yazıyı yazdığım için bana da sitem edecekler ama bir takipçileri, müdavimi okurları olarak gözlemlerimi aktarmak istiyorum.

Yazıyı da ne demek istediğimi açarak bitireyim: Arkitekt ve Ketebe, üretim yaptıkları alanlarda markalaştılar. Doğal kitleleri oluştu.
Reklamları içerikleri oldu

.
Ortaya çıkan tablo da bu zamana kadar mimarlık alanında içerik ürettiğini sanan mecraların aslında kayda değer işler yapmadıklarını ortaya koydu. Yayıncılık ve içerik üretiminin de bir kreatifliği olduğundan, okurların, takipçilerin buna önem verdiğinden haberleri yokmuş meğer. İşte
Arkitekt

ve
Ketebe

sektördeki “bağzı”
rakiplerini

;
geri kalmışlıklarıyla yüzleştirdi.

Boşa düşürdü. Bütün öfke ve nefretleri bundan. Kayda geçsin istedim.
REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.