enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
38,5717
EURO
43,5641
ALTIN
4.010,30
BIST
9.078,43
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Çok Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
25°C

Dersaadet’in kalbi

Kırk yıllık dostum Beşir Ayvazoğlu bereketli yazı hayatını (60 kitaba ulaştı) yeni eserlerle sürdürüyor. Son okuduğum Beyazıt Meydanı’nın macerasını anlattığı “ Dersaadet’in Kalbi” (Kapı Yay., 2025) adlı eseri oldu. Kitap, arka kapağında şöyle tanıtılıyor: “Bizans döneminde daha çok Forum Tauri diye anılan Beyazıt Meydanı bugünkü ismini Sultan II. Beyazıt’ın yaptırdığı külliyeden alır. Osmanlı tarihinin İstanbul’daki ilk imparatorluk sarayının yanı başında inşa edilen bu külliye sayesinde büyük

Dersaadet’in kalbi
REKLAM ALANI
24.04.2025 02:24
1
A+
A-
Kırk yıllık dostum Beşir Ayvazoğlu bereketli yazı hayatını

(60 kitaba ulaştı) yeni eserlerle sürdürüyor. Son okuduğum Beyazıt Meydanı’nın macerasını anlattığı “
Dersaadet’in Kalbi”

(Kapı Yay., 2025) adlı eseri oldu. Kitap, arka kapağında şöyle tanıtılıyor: “Bizans döneminde daha çok Forum Tauri diye anılan Beyazıt Meydanı bugünkü ismini Sultan II. Beyazıt’ın yaptırdığı külliyeden alır. Osmanlı tarihinin İstanbul’daki ilk imparatorluk sarayının yanı başında inşa edilen bu külliye sayesinde büyük bir canlılığa kavuşan ve tarih boyunca çok önemli olaylara sahne olan bu meydana “Dersaadet’in Kalbi” denilse yeridir.

İstanbul Üniversitesi’nin temelini oluşturan Dârülfünun, Kütüphâne-i Umumi ve Sahaflar Çarşısı’yla entelektüel hayatı kucaklayan, aydınların devam ettiği Çınaraltı ve Küllük gibi kahvelerle de bambaşka bir cazibe kazanan Beyazıt Meydanı, altın çağını Cumhuriyet devrinin ilk kırk yaşında yaşadı.”

Yazar “Önsöz”e şu cümle ile başlıyor:

YAZI ARASI REKLAM ALANI
“Beyazıt Meydanı hakkında bir kitap yazma fikri, Divanyolu:
Bir Caddenin Hikâyesi’

ni (Kapı Yay., 2010) yazarken doğmuştu.” (Burada geniş bir parantez açmalıyım. Divanyolu deyince akla önce
Hareket

dergisinin yayımlandığı Ersoy Pasajı geliyor. Burası benim sebeb-i hayatımdır. Önüne kapıcı Âdem bir ceviz ağacı dikmişti. Topkapı’ya kadar gitseniz cevize rastlanılmaz. O ağacı çok severdim. On yıl önce kestiler. Ömrüm Ankara Caddesi, Sultanahmet, Çemberlitaş ve Beyazıt semtlerinde geçti.)
Kitabın ilk hali aynı adı taşıyor, 2010 yılında yayımlanmıştı. Daha sonra Kubbealtı Neşriyat tarafından geliştirilmiş hali çıktı: “
Üçüncü Tepede Hayat

” (2012).

Ayvazoğlu, “Önsöz”de çalışma tarzını şöyle anlatıyor: “Kitaplarımı okuyanlar, ele aldığım hiçbir konunun peşini bırakmadığımı, yeni baskıları çok zaman yeni bilgilerle zenginleştirdiğimi bilirler.”

El-hak doğru. Bu kitap da öyle gelişmiş ve on yıl sonra “
Dersaadet’in Kalbi-Beyazıt Meydanı’nın Kültür Tarihi

” adıyla yayımlanmıştır.
Eser özetle meydanın tarihini, binalarını, yangınlarını, insanlarını, imar faaliyetlerini, olaylarını dile getiriyor. Bu mufassal tarihin bir eşi olduğunu sanmıyorum. Buna Beşir’in nefis Türkçesini ilave edin.
Yıllar önce onun için “Türkçeyi en iyi kullanan iki kişiden biri” demiştim.

Kitabın ilk yazısı “
Kör Kazma

” başlığını taşıyor. Bu tabir Yahya Kemal’e aittir. Şair İstanbul’u imar edeceğim diye cehalet ve insafsızlık ile yıkılan ecdat yadigârı binaların acı sonuna işaret ediyor.
Yazar meydanın tarihini yazarken bu yıkımları dile getirir ve binaların yıkımdan önceki fotoğraflarını verir.

(Kitapta çok ilginç fotoğraflar var.)

Midhat Paşa, Âli Paşa, Zeynep Hanım, Fuad Paşa konaklarının akıbeti anlatılır.

Burada kitaba konu olan mekânları, insanları ve olayları ancak kabaca sıralayacağım. Titiz yazarın verdiği zengin teferruatı kitabı okuyunca göreceksiniz.

Bayezid Hamamı (Yanlış olarak Patrona Halil Hamamı denir), Hasan Paşa Hanı, Medresesi, Simkeşhâne anlatılıyor. Hasan Paşa Medresesi bir vakitler
Türkiyat Enstitüsü

idi. Bu serin ve ıssız mekâna sık giderdim. “
Gün Işığı Nereye?

” adlı hikâyemi orada yazmıştım.
Simkeşhâne kütüphane olunca rahmetli
Erdal Hamami

orada müdürlük yaptı. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’ne dil maddeleri yazmıştı.
Meydan tarihî yapılarla çevrilidir.
Bir yandan Cami, öte yanda medrese, Harbiye Nezareti ve haşmetli kapısı, Beyazıt Yangın Kulesi, Beyazıt Kütüphanesi

hâlen varolan yapılar. Bunların macerası ve elbette meydanda cereyan eden olaylar dile getiriliyor.
Bu meydanın çeşitli düzenlenme girişimleri ve bilhassa bilge mimar
Turgut Cansever

’in yarım kalan projesi dikkate değer. Bir de bir vakitler meydan ortasında bulunan “Haydar Bey Havuzu”.
Bayezit Camii’nin avlusunda bilhassa Ramazan’da kurulan ve her çeşit ürünün satıldığı “
Sergi

”; ardından
Sahhaflar Çarşısı

ve
Kapalıçarşı

detayları ile anlatılıyor.
Üzerinde en çok durulan “
Küllük Kahvesi

”dir.
Kesriyeli Sıtkı Akozan’ın “Küllüknâme” adlı manzum eserinde

yer alan isimlerle beraber bu kahvede görülen ilim, sanat ve edebiyat çevrelerinin önde gelen simaları şunlardır:

İbnülemin Mahmut Kemal, Mükrimin Halil, Rıfkı Melul Meriç, Burhan Toprak, Selim Nüzhet Gerçek, Mustafa Şekip Tunç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken, Peyami Safa, Nizamettin Nazif, Sadettin Nüzhet, Ferit Kam, Kilisli Rifat Bilge, Kenan Hulusi Koray, Reşat Nuri Güntekin, Fuat Köprülü, Şemsettin Günaltay, Ömer Lütfü Barkan, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Akdes Nimet Kurat, Sadri Ertem, Nurullah Ataç, Emin Ali Çavlı, Ahmet Refik Altınay, Mesut Cemil, Neyzen Tevfik, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İbrahim Alaaddin Gövsa, Ercüment Ekrem Talu, Agah Sırrı Levent, Fatin Gökmen, Necmettin Halil, Hammamizade İhsan, Hikmet Feridun Es, Muhsin Ertuğrul, Abdülhak Hamid, Yahya Kemal, Midhat Cemal Kuntay, Faruk Nafiz, Necip Fazıl, Yusuf Ziya, Orhan Seyfi, Salih Zeki, Ahmet Muhip Dıranas, Cemal Nadir, Burhan Felek, Osman Cemal Kaygılı, Vâlâ Nurettin, Refik Ahmet Sevengil, Ethem İzzet Benice, Hakkı Süha Gezgin, Reşat Ekrem Koçu, Enver Ziya Karal, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabri Esat Siyavuşgil, Çallı İbrahim, Abidin Dino, Sabahattin Ali, Nihat Atsız, Tarık Buğra.

Bu kahvenin adı anılan isimlerle ne kadar mühim bir ilim-sanat-edebiyat mekânı olduğu anlaşılıyor.

Meydanın şahit olduğu gösterilerden biri 27 Mayıs’ı hazırlayan öğrenci mitingleridir. Bu gösteriler sırasında vurulan Turan Emeksiz adına bir de heykel var. 1960 darbesinden sonra meydanın adı bir süre “Hürriyet Meydanı” olursa da daha sonra yeniden asıl adı kullanılır. (Kitap meydanın tarihini buraya kadar getiriyor. Daha sonra bu meydanda pek çok miting ve gösteri yapıldı.)

Küllük ve Emin Efendi Lokantası

’nın yıkılması, meydan civarındaki semtlerin ticarete açılması sonucu yukarıdaki kadrodan bazı isimlerle onlara eklenenlerin yeni mekânı
Marmara Kahvesi

olmuştur.

Nihayet Marmara’nın da sükût etmesiyle bir devir sona erdi.

Şu var ki Beyazıt’ın kahveleri seksen sonrasında Çorlulu Ali Paşa Medresesi (
Erenler

), Sinan Paşa Medresesi (
İlesam

) ve Kızlarağası Medresesi (
Yazarlar Birliği

) ile kırk yıl daha devam etti.
Bu macera Ahmet Uysal tarafından kaleme alındı:
“Ben de Çay Parası Ödüyorum

” (Ötüken Yay., 2023). Marmara’nın son günlerine yetiştim, akabinde daha sonra kırk yıl süren kahve muhabbetine katıldım.

Bu mekân ve mahfiller Yazarlar Birliği hariç artık yaşamıyor.

Dersaadet’in Kalbi

” münasebeti ile kardeşim
Beşir Ayvazoğlu

’nu kutluyor; sağlıkla yeni eserlerini bekliyorum.
REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.