2024 yılında yapılan yerel seçimlerin ardından ivme kazanan CHP, kamuoyunda iktidara alternatif olabilir mi sorusu üzerinden tartışılıyordu. CHP’de aktörel anlamda yaşanan fakat partinin politik felsefesine sirayet etmeyen değişim, zamanla bu alternatif olma konusundaki çekinceleri artırdı. Öyle ki parti içerisinde genel başkanın liderliği üzerine yapılan spekülasyonlar ve Özel’in tarzı siyasetine dair ağır eleştiriler bu çekincelerin başka bir boyuta taşınmasına neden oldu. Kırmızı kart ve Suriye
Son dönemde CHP içerisinde yaşanan bir diğer tartışma da bu konuda farklı bir pencere açtı. Parti kimliğini hem ideolojik olarak hem de oy yönelimi itibarıyla aşan ve görece partiden pozitif ayrışan İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylık konusundaki örtük çekişmeleri, partinin geleceği açısından önemli bir konu. 2023 seçimleri öncesinde, adayın kim olacağının daha geniş bir mutabakat çerçevesinde ele alındığı altılı masa sürecinde yaşananların CHP açısından öğretici olmadığı açık. Aynı tartışmaları parti içerisinde sürdürme arayışında olan aktörlerin, 2028 öncesinde yaşanması muhtemel bir erken doğum talepleri de dikkate alındığında, partinin bir bütün olarak sürece hazırlanma noktasında ciddi zorluklar yaşayacağını göstermektedir.
Yavaş gibi milliyetçi bir aktörün CHP’deki eğilim yoklaması ve ön seçimde başarılı olamama durumu, Yavaş üzerinden genişleyen bir itiraz cephesini de ortaya çıkaracaktır. Partiye son dönemde katılan vekillerin profilleri ve eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun itirazları da göz önünde bulundurulduğunda, bir erken doğum ihtimalinin genel bir mutabakata karşılık gelmediği de görülecektir. Kaldı ki CHP’nin bugünden belirleyeceği adayın muhalefet cephesinin bütünü tarafından şartsız biçimde kabul edilmesi noktasında da ciddi eleştiriler söz konusu olacaktır.
Tüm bu tartışmalar, 2022’den bu yana kesintisiz biçimde süren AK Parti iktidarının bir alternatifi var mı sorusunu da dolaylı olarak cevaplandırıyor aslında. Bu cevabın bir kısmı AK Parti iktidarlarının doğrudan başarılar ile bir kısmı da CHP’nin ve bir bütün olarak muhalefetin başarısızlıkları ile izah edilebilir. Nitekim belirli sorun alanlarına rağmen bu sorunları AK Parti’nin çözeceğine dair beklentilerin varlığı, CHP’nin iktidar açısından kuvvetli bir aday olmadığını da göstermektedir.
Son günlerde BETİMAR’ın araştırmalarına da yansıyan bu eğilim, ekonomi ve enflasyon gibi önemli tartışma konularında AK Parti’nin, bu sorunları çözebilme kapasitesinde olduğuna dair bir inancın olduğunu göstermektedir. Ekonomi, enflasyon, adalet ve eğitim sistemine dair sorun tespitleri ve bu sorunların çözümü noktasındaki adresin yine AK Parti olarak gösterilmesi, üzerine düşünülmesi gereken bir konu. Fakat BETİMAR’ın araştırmasında dikkat çeken bir diğer husus da sorunların çözülemeyeceğine dair algının çok kuvvetli olması. Bu algının varlığı, kronik olarak görülen sorunların hiçbir parti tarafından çözülemeyeceğine dair endişeleri artırmakta ve seçmenin siyasete olan güvenini sarsmaktadır.