Malumlarınız üzere bu köşede genellikle küresel ve yerel makro ekonomik gelişmeler ile son dönemde faiz indirimleri ve enflasyon beklentileri sıklıkla gündeme geldiği için Merkez Bankası’na ilişkin yazılar kaleme alıyorum. Ancak bugün bir süredir yoğun bir şekilde gündemde tutulmaya çalışılan ancak arka plandaki gerçek çok farklı olan bir “yalanın” gerçeğini yazmak istedim. Öncelikle yalanın ne olduğunu yazayım: “Elektrik faturaları iki katına çıkacak.” Peki gerçekte durum ne? Hali hazırda meskenlerde
Malumlarınız üzere bu köşede genellikle küresel ve yerel makro ekonomik gelişmeler ile son dönemde faiz indirimleri ve enflasyon beklentileri sıklıkla gündeme geldiği için Merkez Bankası’na ilişkin yazılar kaleme alıyorum. Ancak bugün bir süredir yoğun bir şekilde gündemde tutulmaya çalışılan ancak arka plandaki gerçek çok farklı olan bir “yalanın” gerçeğini yazmak istedim.
Öncelikle yalanın ne olduğunu yazayım: “Elektrik faturaları iki katına çıkacak.” Peki gerçekte durum ne?
Hali hazırda meskenlerde tüketilen elektriğe ilişkin kullanım bedelinin ilk kademesi %60 ikinci kademesi ise %40 oranında sübvanse ediliyor. Yani ilk kademedeki bir tüketici normalde 100 TL’lik bir fatura ödemesi gerekirken yapılan sübvansiyon neticesinde 40 TL’lik bir fatura ödüyor. Dahası eğer bu tüketici ikinci kademeye geçerse ilk kademedeki %60’lık sübvansiyon devam ederken ikinci kademede kullandığı kısım %40 sübvanse edilmeye devam ediyor. Yani tüketici ikinci kademeye geçtiği için tüm bir faturanın sübvansiyon oranı %60’tan %40’a düşürülmüyor.
Yukarıda bahsettiğim bu devasa sübvansiyon bir süredir devam ediyor. Türkiye’de 42,2 milyon mesken abonesi var ve tüm aboneler istisnasız yukarıda detaylarını verdiğim sübvansiyondan faydalanıyorlar. Açıkçası bu durum benim bir süreden bu yana mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüğüm bir konuydu. Zira İstanbul Boğazı’ndaki yüzlerce metrekarelik yalının sahibi de Kars’ın bir ilçesindeki 100 metrekarelik daire sahibi de aynı oranda sübvanse ediliyor. Hatta elektrik tüketim miktarlarına bakarsanız yalı sahibi daire sahibinden daha avantajlı konuma geliyor. Çünkü daire sahibi 1000 TL yerine 400 TL fatura öderken yalı sahibi 10.000 TL ödemesi gerekirken 4.000 TL fatura ödüyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bana göre oldukça adaletsiz olan bu uygulamayı bu ay itibariyle sonlandırıyor ve çok tüketenin çok, az tüketenin az ödediği yeni bir uygulamaya geçiyor. Bu yeni uygulama ile elektrik kilovatsaat tüketimi yüksek olanlar yüksek gelir grubunda olarak değerlendiriliyor ve onlara uygulanan sübvansiyonlar kaldırılıyor. Yani ayda 417 kilovatsaatten fazla tüketen kullanıcılar sübvansiyonun kapsamı dışına çıkarılıyor. Bu uygulamadan etkilenecek mesken abone sayısı 1,2 milyon civarında. Ancak Türkiye’de toplam 42,2 milyon mesken abonesi olduğunu düşünürsek yeni uygulamadan abonelerin sadece %3’ü etkileniyor. Kalan %97’lik kısım mevcut sübvansiyonlardan faydalanmayı sürdürecek, başka bir deyişle 100 TL’lik elektrik faturalarının 60 TL’si devlet tarafından ödenmeye devam edilecek.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de konutlardaki ortalama elektrik tüketimi 200 kilovatsaat. Yeni uygulamadan ise “aylık ortalama” 417 kilovatsaatin üzerindeki kullanıcılar etkilenecekler. Bu da yılda 5000 kilovatsaate denk geliyor. Dikkat ederseniz “aylık ortalama” ifadesini kullanıyorum çünkü kapsama alınan abonelerin yıllık 5000 kilovatsaati geçmiş olması gerekiyor. Yani bir kullanıcı yılda 5000 kilovatsaati aşmıyorsa bazı aylarda 417 kilovatsaati aşması onun sübvansiyonlardan faydalanamayacağı anlamına gelmiyor.
Özetle gördüğünüz üzere bu mesele öyle abartıldığı gibi bir sorun oluşturmuyor. Hatta bana göre çok daha önce hayata geçirilmesi gereken bir uygulama. Çünkü uygulamanın yeni hali evvelkine göre çok daha adil.