Merkezi Almanya’nın Köln kentinde bulunan Hasene Uluslararası İnsani Yardım Derneği, “Acil Kış Yardımı” kapsamında eksi 35 dereceyi bulan Moğolistan ve Kırgızistan’da ihtiyaç sahiplerine kömür ve gıda yardımında bulundu. Yerel partner kuruluşlarla iş birliği içinde yürütülen yardım faaliyetleri, en çok ihtiyaç duyulan bölgelere ulaştırıldı.
İskender Güngör – KÖLN
Hasene gönüllüleri, Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’un batısında, Kazak kökenlilerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde kömür yardımı dağıttı. Ancak bölgedeki yoğun kömür kullanımı, şehirde nefes almayı bile zorlaştıran zehirli bir duman tabakası oluşturuyor. Gönüllüler, bu dumanın oksijen oranını azalttığını ve insanların akli melekelerine dahi zarar verebilecek seviyelere ulaştığını belirtti.
Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’dan yaklaşık 1.800 km batıda bulunan Bayan-Ölgiy bölgesine ulaşan ekip, burada %95’i Kazak Müslümanlardan oluşan bir nüfusa yardım götürdü. Hava sıcaklığının -15 ile -35 derece arasında değiştiği bölgede, kömür ve yakacak büyük önem taşıyor. Çünkü insanlar hem ısınmak hem de yemek pişirmek için sobalarını kullanmak zorunda.
Bölgedeki zorlu yol koşullarında ilerlerken, benzini bitmiş ve 24 saattir mahsur kalmış bir adamla karşılaşan ekip, cep telefonu çekmeyen bu alanda çaresiz kalan kişinin soğuktan donan keçisi ve koyununun telef olduğunu gördü. Hızlı bir şekilde müdahale eden gönüllüler, adamı kurtardı ve güvenli bir noktaya ulaştırdı.
Hasene ekibi, Kırgızistan’ın Narin ve başkent Bişkek kentlerinde de yardımlar gerçekleştirdi. Ekipte yer alan İshak Karabacak, bölgede zengin ve fakir arasındaki büyük uçuruma dikkat çekerek, bazı bölgelerde doğalgazla ısınma sağlanırken, fakir kesimlerin kömür sobası kullanarak hayatta kalmaya çalıştığını belirtti. Ancak kömür sobaları, ciddi sağlık sorunlarına neden olan zehirli gazlar yayıyor.
“Bir odalı bir evde en büyüğü 12 yaşında olan üç çocuk yüreğimizi burktu” diyen Karabacak, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Baba ölmüş, anne hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Buz gibi evde üç çocuk tek başlarına kalmış. O manzarayı görünce insan ister istemez kendi çocuğunu, torunlarını düşünüyor. Duygularımızı bastırarak onların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Kiminin ameliyat masraflarını ödedik, kiminin çocuklarına kıyafet aldık. Avrupa’dan gönderilen yardımları alan her insanın sevinçle ellerini açıp dua ettiğini görmek bizi hem mutlu etti hem de daha fazlasını yapamamaktan dolayı üzdü.”
Yapılan yardımların ne kadar hayati olduğunu bizzat yaşayarak gördüklerini belirten ekip üyeleri, bir ton kömürün, hatta bir çuval kömür veya bir paket makarnanın bile insan hayatında ne kadar büyük bir fark yaratabileceğini bir kez daha anladıklarını ifade etti.