<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
38,7322
EURO
43,5647
ALTIN
4.132,30
BIST
9.279,21
DOLAR
38,7322
EURO
43,5647
ALTIN
4.132,30
BIST
9.279,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
15°C
İstanbul
15°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Koltuk ayarları

Kanaatimce Charlie Chaplin, nâm-ı diğer Şarlo bütün zamanların en büyük sinema ustasıdır. Zemin farklı olsa zevkle yaparım; ama niyetim burada bunun sebeplerini tartışmak değil. Şu kadarını tespitle geçeyim; Modern Zamanlar filmi, üniversitelerde okutulan bir senelik Modernleşme Sosyolojisi dersinin bir saatte anlatılmasıdır aslında. Hem de hiç yormadan; güldürerek ve düşündürerek… Charlie Chaplin’in bâzı açılardan sorunlu bulduğum, buruk bir zevkle seyrettiği filmi ise Diktatör’dür. Burada Hitler

Koltuk ayarları
REKLAM ALANI
15.04.2025 02:24
3
A+
A-

Kanaatimce Charlie Chaplin, nâm-ı diğer Şarlo bütün zamanların en büyük sinema ustasıdır. Zemin farklı olsa zevkle yaparım; ama niyetim burada bunun sebeplerini tartışmak değil. Şu kadarını tespitle geçeyim; Modern Zamanlar filmi, üniversitelerde okutulan bir senelik Modernleşme Sosyolojisi dersinin bir saatte anlatılmasıdır aslında. Hem de hiç yormadan; güldürerek ve düşündürerek…

Charlie Chaplin’in bâzı açılardan sorunlu bulduğum, buruk bir zevkle seyrettiği filmi ise Diktatör’dür. Burada Hitler ve Nazizm hicvedilmektedir. Sorun şu:
Nazizm ve faşizm komedi diliyle anlatılabilir mi?

Kimileri için bu mümkündür. Bendeniz o kanaatte değilim.
Adorno, “Auschwitz’den sonra şiiri yazılamaz” demişti

. Şiir bile yazılamayacaksa, komedi haydi haydi yapılamazdı. Hakkâniyetli olmak ve Diktatör filminin 1942’de gösterilmeye başlandığını da unutmamak lâzım… Bu târihte Hitler, içindeki canavarı henüz tam olarak salmış değildi. Toplama kampları hanidir vardı,ama bunların
YAZI ARASI REKLAM ALANI
toplu imhâ kamplarına dönüşmesi

1942’de , yâni filmin piyasaya sürüldüğü zamana denk geliyor. Nitekim, filmi ABD’de çeken Charlie Chaplin’in “Eğer Austchwitz’de yaşananlardan haberim olsaydı çekmezdim” dediği rivâyet edilir.

Geçen hafta Diktatör filmindeki bir sahneyi hatırlatan bir gelişmeyi yaşadık. (Bizim Akıl Odası programı için Nedret Ersanel’e bu sahneleri kullanmayı teklif ettim Ama galiba telif meseleleri varmış. Bu sebeple vazgeçildi). Trump ve Şin Ciping karşılıklı olarak gümrük vergilerini arttırdılar. Kimileri bunu dünyânın bir müzâyede salonuna çevrilmesi olarak yorumladılar. Bence manzara daha çok Diktatör filmindeki, bir sahneyi çağrıştırıyordu. Adanoid Hynkel (Adolf Hitler) ile Benzino Napolini (Benito Mussolini) bir gün berberde rastlaşırlar ve yan yana traş olmaya başlarlar. Evvela birisi kendisinin en üstün olduğunu göstermek için koltuğunu yükseltir. Diğeri durur mu? O da yükseltir. Bir yükselttikçe diğeri de aynı şeyi yapar. En sonunda koltukların mekanizması bozulur ve her ikisi de zemine çakılıverir. Geçen haftaki tarife savaşlarını gördükçe aklıma bu geldi.

Evet, ABD kamuoyu Trump’a teveccüh gösterdi. O da dünyâya bunları yapıyor. Ama
şartların II.Umûmî Harp evvelindeki manzaralara çok benzediğini

kabûl etmek gerekiyor. Pek çok çevre Trump ve Cumhûriyetçilerin, Biden ve Demokratlardan farklı olarak dünyâdaki savaşları bitireceğini iddia ediyordu. Artık anlaşılıyor ki böyle bir durum vârit değil. Tam aksine,
ticâret savaşları eninde sonunda askerî bir hesaplaşmayı doğuracak

görünüyor.
Trump ilkesel ve değersel olarak savaş karşıtı bir insan değil.
Gazze’yi bir emlâk fırsatı olarak gören ve üzerinde yaşanan soykırıma gözlerini kapayan, kulaklarını tıkayan birinden barış güvercini çıkarmak

akla zarar olsa gerekir. O sâdece, Demokratların tersine savaşı hovardaca harcamalarla yapmak istemiyor. Bunun masraflarını tek başına ABD ekonomisinin çekmesini reddediyor. Elbette dünyânın en büyük ateş gücüne sâhip ordusuna sâhip olduğunu biliyor. Tehditlerle ve mafyoz çökmelerle işini halletmek istiyor. Savaş ancak bu metodlar sökmezse devreye girecek. Gidişâtın da maalesef oraya doğru işlediğini görüyorum.
Trump’ın gücünü
imâlât sektörü, enerji yatırımcıları ve bir kısım teknoloji ve finans müteşebbislerinden

aldığı söyleniyor. İlk ikisinin Trump’a son derecede yoğun destek verdiği iddia ediliyor. Teknoloji çevrelerinin desteği ise başlangıçta sınırlıydı. Musk bu sebeple çok öne çıkıyordu. Mütereddid veyâ muhalif olan diğerleri Trump seçildikten sonra hızla ona bağlandılar. Trump’ı destekleyen finans çevrelerinin ise, daha çok
finansal kumarbazlıktan öngörülemez finansal savrulmalardan yılmış; finansal bir sağlamlılık üzerinden önünü görmek isteyen enerji sektörü ile içli dışlı olanlar

olduğunu biliyoruz. Yeşil Mutabakat yatırımlarını teşvik eden ve bu sûretle enerji şirketlerini zorlayan saf finans sektörlerinin elbette bunun dışında kaldığını biliyoruz. Trump’ın hedefinde olan diğer sektör ise Pandemi ile öne çıkan ilaç sektörü.
Hâsılı iklimciler ve sağlıkçılar (?) devre dışı kaldılar.

Trump, bu adamların ABD bürokrasisi içindeki kadrolarına tavizsiz bir savaş başlattı. Nihâyet medya ve sinema sektöründeki uzantılarına karşı, Epstein dosyaları başta olmak üzere sindirici dosyalarla had bildiriyor. LGBT ve pedofili savaşları da bu diziye eklemleniyor.
Bilmem dikkatinizi çekiyor mu?
Muallakta kalan tek sektör silâh sektörü

. Pek çok analiz Trump’ın bu sektörlerle arasının iyi olmadığını düşünüyor. Bu sektörün ,Biden devrinde altın günler yaşadığını düşünürsek ,kategorik bir akıl yürütmeyle Trump’ın onlara da soğuk baktığını düşünebiliriz. Kısmen belki de öyledir. Emlâkçıların savaş istemeyeceğini , devâmiyeti olan bir barış vasatında işlerini büyütmeyi düşündüğü iddia edenler olabilir.
Ekonomik aklın barış, siyâsal aklın ise savaş vaad ettiğini

düşünen bu çevreleri ya çok safdil veyâ içten pazarlıklı bulduğumu söylemeliyim. Onların iddialarının aksine
ekonomi ile savaşın arasındaki organik bir ilişki vardır

ve asla ıskalanmamalıdır. Ekonomik aklın temsilcisi olarak görülen Trump’ın Demokratlar kadar savaş histerisine yakalanmamış olmasını ve savaşa karşı soğumasının çok ârızî ve yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Bunun fırtına evvelindeki sessizlik olduğunu düşünüyorum. Bir defâ
Trump, bir emlakçı için en büyük fırsatların savaşın yıkımlarından geçtiğini

bilecek kadar bu sâhada tecrübeli. Gazze’ye bir emlâk olarak bakışı ve ağzının sulanması tam da bunu anlatıyor. Hâsılı
emlâkçı kafası bir yerlerde savaşı sever

. Eğer Trump bugün savaş riskini soğutuyor görünüyorsa, bunun ,savaş sektörünün Biden devrinde
tekmil stoklarını eritmesi ve tıka basa doymuşluğu

rol oynuyor. Bu sektör yeniden üretim için nefeslenme ve yenilenme aşamasında. Karnı tıka basa doymuş, şişmiş bir yırtıcının hazım uykusu gibi bir şey bu. Yırtıcı çok daha güçlenmiş ve acıkmış olarak uyanacak. Bu defâ küçük lokmalar ,yâni mevziî değil çok daha büyük çaplı bir “şölen” , belki de küresel bir savaşlar silsilesi ufukta. Trump bence ABD’yi ve zincirleme reaksiyon içinde dünyâyı buna hazırlıyor. Değilse ABD ekonomisinin, Trump’ın başlattığı ve ekonomik akılda asla karşılığı olmayan tam tersine ekonomik faaliyeti ezen kararlarıyla düze çıkacağı yok. Koltukların mekaniği ile hunharca oynamaya başladılar.
Ergonomik endişelerle değil , düpedüz katastrofik gözü dönmüşlükle…

REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.