Gazeteci Nedim Şener, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan soruşturma, üniversite inceleme heyeti ve olası sonuçlara ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu’nun açıkça heyeti tehdit ettiğini belirten Şener, “Göreceksiniz, ‘Biz böyle bir rapor hazırlamadık’ diyecekler” dedi. İmamoğlu’nun yargıdan mason teşkilatlarına kadar birçok alanda ‘adamları olduğunu’ belirten Şener, “İnsanları çoluk çocukla tehdit ediyor. Akademi de mason teşkilatları da arkasında. Bir projeyle karşı karşıyayız.” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının geçerliliğine ilişkin iddialar üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla bir soruşturma başlatılmıştı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan raporda, İmamoğlu’nun 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptığı bilgisine yer verilmiş, ancak o dönemde Girne Amerikan Üniversitesi’nin YÖK tarafından tanınmadığı vurgulanmıştı.
İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu’nun diplomasına yönelik iddialar çerçevesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve YÖK’ten gelen resmi yazıları aldığını açıklamıştı. Üniversite yönetimi, sürecin titizlikle inceleneceğini ve elde edilen sonuçların ilgili kurumlarla birlikte kamuoyuyla paylaşılacağını duyurmuştu.
Yaşananlar TVNET’te Serhat İbrahimoğlu moderatörlüğünde canlı yayınlanan Net Bakış programında ele alındı.
Gazeteci Nedim Şener, soruşturma, üniversite inceleme heyeti ve olası sonuçlara ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
“Bu mesele rektörlükle çözülmeyecek, anlaşıldı. Savcılık zaten soruşturmayı başlattı. İmamoğlu’nun ifadesi alındı, diğer isimlerin ifadesi de alınacak. Usulsüzlük zaten belli.
Savcılık yazısında diyor ki: “Diplomanın geri alınması da dahil işlemleri yapmazsanız, ortaya çıkan hukuksuzluklardan siz de sorumlusunuz.” Kime söylüyor? Rektörlüğe.
Bak, istediğim şeyler vardı. Usulen çok uyanıklar. İmamoğlu’nun dosyasından 100 küsur sayfalık belge demeti göndermişler savcılığa. Savcılık diyor ki: “Şu konuları inceleyin, belgeleri gönderin, başka isimler var mı bakın.”
Asıl önemli olan neydi? Bu diploma konusunda usulsüzlüklerin tespit edilmesi ve önlem alınması. “Bu konu sizin sorumluluğunuzda” diyor. Peki, buraları yerine getirmeyip neyi yerine getiriyorlar? Adı geçenler sorumlular falan filan. 120 sayfa dosya hazırlamışlar, göndermişler. Ama bu belgelerin üzerinde bir de araştırma raporu olması lazım. Araştırma raporunu referans gösteriyorsun, peki nerede bu rapor?
Ben takip ettiğim konuyu biliyorum. Üniversitenin bu kadarını alıp almaması fark etmez. Çok şenlikli bir durumla karşı karşıyayız. Bu inceleme komisyonunu kuran rektör de nasibini alır.
Rektörlüğün hazırladığı rapor, dekanlık, YÖK ve savcılığa gönderilecekti. “Bizim savcılığa gönderme gibi bir yükümlülüğümüz yok.” Peki, dekanlığa gönderdin mi? Yok. YÖK’e gönderdin mi? Yok.
İmamoğlu ne diyor? “Onu bir imzalayın” diyor. Tehdit. İşler öyle yürümüyor. Ayrı bir durumla karşı karşıyayız. “Bir sahte kahraman” diye yazdım. Aynen cümlesini yazıyorum: Üniversite yönetimini nasıl tehdit ediyor?
İnanmadıkları bir belgeye imza atmaya zorlananlara sesleniyorum. 5 kişilik komisyon raporu imzalamamış. Öğrendiği şey bu. Üniversitedeki rektör dahil 5 kişiye sesleniyor: “Çocuklarınıza, torunlarınıza, öğrencilerinize anlatacağınız bir şeref nişanesine sahip olacaksınız. Ama imzalarsanız vicdan azabı ve utanç duyarsınız” diyor.
Geçen hafta olanları anlatmıştım, tarihini de söylemiştim. Gerçekten öyleydi. Aynısını savcıya yaptı. Çoluk çocukla tehdit ediyor. Sen nasıl insan içine çıkacaksın? Sen bunu ahlaken anlatamıyorsan, bu memlekete hukuken hiç anlatamazsın.
İstanbul Üniversitesi rektörlüğünün yaptığı 100’den fazla isim var. Masonların, egemen güçlerin en yakınlarının çocukları… Necmettin Karaduman, dönemin Meclis Başkanı, referans olmuş. O torpille götürüp kaydetmişler. Alengirli işler yapmışlar. Her işleri böyle.
Yem pancarını gösterip kitlesine turp diye anlatmaya çalıştı.”