enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
39,2059
EURO
44,8353
ALTIN
4.232,64
BIST
8.973,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
25°C
Salı Parçalı Bulutlu
28°C
Çarşamba Az Bulutlu
30°C
Perşembe Açık
30°C

Sancak’ta birkaç adım…

Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecini hızlandıran Berlin Anlaşması (1878), bilhassa Balkanlarda ciddi değişimler meydana getirmişti. 1400’lerin ortasından itibaren Osmanlıların hâkimiyetindeki Yeni Pazar Sancağı’nın yeni kurulan Sırbistan ve Karadağ arasında bir tampon bölgeye dönüşmesi, anlaşmanın sahada meydana getirdiği değişikliklerden biriydi. Sancak’ın idaresi kâğıt üzerinde hâlâ Osmanlı’nın elindeydi, ancak Avusturya fiilî durum yaratarak bölgede etkinliğini artırıyordu. 1879’daki yeni

Sancak’ta birkaç adım…
REKLAM ALANI
25.05.2025 02:47
0
A+
A-

Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecini hızlandıran Berlin Anlaşması (1878), bilhassa Balkanlarda ciddi değişimler meydana getirmişti. 1400’lerin ortasından itibaren Osmanlıların hâkimiyetindeki Yeni Pazar Sancağı’nın yeni kurulan Sırbistan ve Karadağ arasında bir tampon bölgeye dönüşmesi, anlaşmanın sahada meydana getirdiği değişikliklerden biriydi. Sancak’ın idaresi kâğıt üzerinde hâlâ Osmanlı’nın elindeydi, ancak Avusturya fiilî durum yaratarak bölgede etkinliğini artırıyordu. 1879’daki yeni bir anlaşmayla Sancak’a uluslararası statü verilse de aynı anda üç ayrı devletin (Avusturya, Sırbistan ve Karadağ) gözünü kestirdiği bir mıntıkada gerilimin dozu hiç düşmedi. Nihayet Balkan Savaşları başladığında, Sırplar Sancak’ı tümüyle işgal ettiler.

Sancak, 1912’den günümüze çeşitli dönüşümler geçirdi, istila ve savaşlarla boğuştu; Sırp işgali, Yugoslavya Krallığı ve Tito Yugoslavya’sı dönemlerinde Müslüman ahalisinin bir kısmını gurbetlere gönderdi; nüfus değişimlerine sahne oldu; 2006’da Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılmasından sonra doğu ve batı olarak ikiye bölündü… Fakat yine de Osmanlı ve Müslüman kimliğini kaybetmedi.

Sırbistan’da Doğu Sancak’ın merkez şehri Novi Pazar’ı (Yeni Pazar) ziyaret ederken, bölgenin bu çalkantılı, gerilimli, acılarla ve ibretlerle dolu yakın tarihini düşünmemek mümkün değildi. Novi Pazar’ın içinden sakin sakin akan Raşka’nın dili olsa, neler anlatırdı kim bilir…

Novi Pazar’a ilk kez gelen birinin edineceği ilk izlenim, bu güzel Balkan şehrinin Saraybosna’ya benzerliği olacaktır şüphesiz. Fiziksel benzerliğin yanında, kuruluş öyküsü de aynıdır: İkisinin de temellerini İshakoğlu İsa Bey atmıştır. Osmanlı akıncı beyi prototipinin seçkin bir örneği olan İsa Bey’in damgasını Saraybosna ve Novi Pazar’ın yanı sıra Üsküp’te de görürüz. Her üç şehri dikkatli bir şekilde gezdiğinizde, “Osmanlı şehri”nin ne demek olduğunu da bütün ayrıntılarıyla fark edersiniz.

YAZI ARASI REKLAM ALANI

Novi Pazar’ın merkezini, kendi aile kökenleri de Sancaklı olan kıymetli dostum İsmail Öztürk’ün rehberliğinde adımladım. Osmanlı’dan kalma ne varsa, eski veya yenilenmiş haliyle, hem ziyaret ettik hem de fotoğrafla kayıt altına aldık. Fatih Sultan Mehmed’in Bosna seferi sırasında Novi Pazar’da bir ikindi namazını eda ettiği rivayetleri var. Altun Alem Camii ile Leylek Camii, rivayete mekânlık iddiasında yarışıyorlar. İkisini de ziyaret ettik, ama Altun Alem’de kıldığımız yatsı namazının tadı damağımızda kaldı doğrusu. Caminin bahçesinde, başmüftülük unvanının yanı sıra siyasetçi kimliğiyle de öne çıkan rahmetli Muammer Zukorliç Hoca’nın (1970-2021) kabrine uğramayı da ihmal etmedik.

Novi Pazar’dan sonraki durağımız, Sancak’ın tarihî şehirlerinden Syenista (Sjenica) oldu. İnsanın nefesini kesecek güzellikteki bir tabiat dekorunun ortasına kurulan şehirde, sıra dışı bir eser de vardı: Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Vâlide Sultan tarafından yaptırılan ihtişamlı bir cami. İnşası 1872’de tamamlanan Vâlide Sultan Camii, 2019’da ülkemizin Balkanlardaki medâr-ı iftiharı TİKA tarafından baştan aşağı restore edilmiş. Hatta caminin ana kapısının girişine “modern” bir kitabe de kondurulmuş. Önce Osmanlı dönemine ait zannettiğim kitabeyi okuyunca gülümsedim:

“Vâlide Sultan’ın hayrı bekliyorken ümmeti

Devr-i Erdoğan’da TİKA tamir etti mabedi”

Vâlide Camii’ni temaşa ederken, Osmanlı cömertliğinin Balkanların en ücra köşelerine kadar uzanan ufkuna bir kere daha hayran olmamak imkânsızdı. Hem de devlet gurûba doğru ilerlerken…

Syenitsa’dan -yine muhteşem dağ manzaraları eşliğinde- Priyepolye’ye (Semi Pazar) uzandık. Epey zamandır Yıldırım Ağanoğlu Ağabey’in kitap ve yazılarıyla gıyaben tanıdığım bu şirin Osmanlı şehrini umduğumdan daha güzel buldum. Dağların yeşili, nehirlerin mavisi ve minareler… Vakıf Camii’nin avlusunda rastladığımız bir Roma kalıntısı -Jüpiter’e adanan sunağın parçacığı- Balkanlarda Roma’dan Osmanlı’ya köprü olarak epey çarpıcıydı.

Başlıca şehirleri ve eserleriyle Sancak’ı böylece “teşehhüt miktarı” kolaçan ederken kendimize iki söz verdik: Hem -daha derinden yaşamak için- tekrar gelmek hem de Karadağ’daki Batı Sancak’ı da mutlaka ziyaret etmek. Ya nasip.

REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.