Mahkeme ve suikast yolları zayıfsa geriye üçüncü yol kalıyor.
Gâliba bunu deneyecekler. Bu yolun, Trumpizm küresel yükselişe geçeceği daha dramatik ve trajik gelişmelerle yüklü olduğunu düşünüyorum. Yâni finansçı neocok küreselcilik eğer Trump’a meydan açarlarsa olacağı budur. En başta, İngiltere’nin de buna dâhil olacağı şekilde Kıt’a Avupası, Trumpist eksende dönüşecek demektir. Avrupa’da aşırı sağ partilerin iktidar eşiklerinde dolaştığı günümüzde bu ihtimâl hiç de yabana atılacak görünmüyor.
Mücâdele alanı, ABD’den çıktı ve Avrupa’ya sıçradı.
Demokratlar ABD’de ağır bir şekilde kaybetti ve şu aralar kafalarını kaldıracak vaziyette değiller.
Trump şimdi ise Avrupa’da seçime giriyor.
Almanya seçimleri bunun ilk kritik imtihanıdır. (Bu satırları seçimin yapıldığı saatlerde yazıyorum. Siz okurken neticeler belli olmuş olacak). Eğer Amerika’daki Demokratların uzantısı olan merkez partiler aralarında sıkı bir dayanışma gösterip Trumpist AfD’ye mâni olamazlarsa bunun tesiri domino tesiriyle tekmil Avrupa’da hissedilir.
Trumpizm elyevm İtalya, Macaristan ve Slovakya’da iktidardadır.
Bu sürecin derinleşip yayılması
manâsına gelecektir. Hollanda’dan Wilders, Fransa’dan Le Pen, İspanya’dan Abascal, Belçika’dan Van Grieken, Danimarka’dan Frederiksen, Portekiz’den Ventura gibilerin 7-8 Şubat günü İspanya’da, Orban liderliğinde yaptıkları toplantı tam bir Trumpist Enternasyonaldi. (İngiltere’den Farange, Almanya’dan Weidel ve Avusturya’dan Kickl yoktu). İşin tuhafı bu sağcı liderlerden bir kısmının kadın olmasıydı. Le Pen ve Meloni en bilinenleri. Ama meselâ Danimarkalı aşırı sağcı lider Frederiksen ve Yunan aşırı sağcı lider Afroditi Latinopulos da bir kadın. İspanya’da yoktu ama AfD’nin eş başkanı Weidel’in bir eşcinsel olması da aslında ne kadar da ironik. Bu da cinsiyete oynayan Demokrat küreselcilerin elini ne kadar zayıflatıyor.