Bahar gribi deyip geçmeyin

Kış aylarında yaygın olarak görülen İnfluenza A’nın ardından, ilkbaharın gelmesiyle birlikte İnfluenza B vakalarında artış yaşanıyor. Uzmanlar, İnfluenza B’nin özellikle beyne geçerek nöbet ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi tablolara yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Florence Nightingale Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yunus Kayalar, “Özellikle havaların serin gitmesiyle vakalar arttı. İnfluenza B’nin belirtileri A tipiyle çok benziyor. Ateş, göğüs ve kas ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı ya da tıkanıklığı. Çocuklarda bulantı, kusma, ishal ve yüksek ateş de görülebilir. Ancak B tipi, beyne geçme potansiyeli nedeniyle ensefalit ve nöbet gibi daha ciddi sonuçlara yol açabilir” dedi.

İnfluenza virüsünün A, B, C ve D olmak üzere dört tipi bulunduğunu belirten Kayalar, “A, B ve C tipleri insanlarda hastalık yaparken, D tipi daha çok hayvanlarda görülür. A grubu, kuş ve domuz gribi gibi türleriyle daha yaygın ve bulaşıcıdır. B grubu ise sadece insandan insana bulaşır ve genellikle daha hafif seyreder. Ancak son araştırmalar, A ve B gruplarının bulaşıcılığının ve klinik belirtilerinin birbirine çok benzediğini gösteriyor” diye konuştu. Kış başında A tipi vakaların görüldüğünü, ancak mart ayı itibarıyla B tipinin baskın hale geldiğini belirten Kayalar, “Şu anda tam İnfluenza B mevsimindeyiz. Bu dönemde belirtiler ciddiye alınmalı. Çünkü B grubu, beyni etkileyebilir ve nöbetlere neden olabilir. Ayrıca zatürree riski de taşıyor. Bu yüzden korunma önlemleri çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.

Yüksek ateş iki günden uzun süren ateş, baş ağrısı, halsizlik, öksürük, şiddetli bulantı ve ishal gibi şikayetlerde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini vurgulayan Kayalar, şu uyarılarda bulundu: “İnfluenza, öksürme ve hapşırma yoluyla kolayca bulaşır. El hijyenine dikkat edilmeli, kalabalık ortamlarda maske takılmalı. Özellikle zatürree öyküsü olanlar, kronik hastalığı bulunanlar ve yaşlı bireyler daha dikkatli olmalı. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için dengeli beslenmeli, bol sıvı tüketilmeli ve yeterince dinlenilmeli.”