Özgül Öğrenme Güçlüğü, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi psikiyatrik hastalıkların tanı ve tedavisinde, beyin haritalama (QEEG) ve CNS testleri önemli rol oynuyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Erhan Yüksek, “Gereksiz tedavilerin önüne geçiliyor. Bireye özel tedavi planlanabiliyor” dedi.
Psikiyatrik hastalıkların tanı ve tedavisinde sadece hastanın anlattıkları ya da gözlemler yeterli olmadığında, sorunların beyindeki yansımalarını gözlemlemek gerekiyor. Bu noktada beyin haritalama (QEEG) ve bilişsel testler (CNS Vital Signs) gibi yeni gelişmekte olan bilimsel yöntemler devreye girdiğini belirten Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi ’nden Uzman Dr. Erhan Yüksek, “Tanıdan emin olunamayan durumlarda kullanılan bu testler, tedaviye yeterince yanıt alınamayan vakalar ile tedavi öncesi beynin işleyişi hakkında daha fazla bilgi gerektiğinde başvurulan yöntemler arasında yer alıyor. Psikiyatrik hastalıkların neden olduğu davranışsal belirtilerin ötesine geçen bu testler, beynin ve zihnin nasıl çalıştığını doğrudan ölçmemizi sağlıyor. Böylece tanı netleşerek, gereksiz ya da etkisiz tedavilerin önüne geçiliyor. Bireye özel daha doğru bir tedavi planlanabiliyor” dedi.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), Özgül Öğrenme Güçlüğü (disleksi, diskalkuli), kaygı (anksiyete) bozukluğu, depresyon ve bipolar bozukluğun yanı sıra Unutkanlık, Demans (Alzheimer vb.) gibi sorunların tanı ve teşhisinde sıkça kullanılan bu testler, tanının desteklenmesine, tedavi planının kişiye özel şekilde şekillendirilmesine ve tedaviye yanıtın objektif olarak izlenmesine olanak tanıyor.
Beyin haritalama ve bilişsel testlerin, beyindeki işleyişini doğrudan görülmesine olanak tanıdığını ifade eden Yüksek, “Klasik muayene ya da anketlerle tespit edilemeyen birçok işlevsel bozukluk bu yöntemlerle ortaya çıkıyor. Örneğin DEHB tanısı alan bir çocukta, frontal bölgede yavaş dalga aktivitesinin fazla olması QEEG ile tespit edilebiliyor. Kaygı bozukluğu olan bir bireyde aşırı beta aktivitesi görülebiliyor. CNS testiyle dikkat süresinin kısaldığı, işlem hızının yavaşladığı ya da tepki süresinin arttığı ölçülebiliyor. Bu bulgular tedavi planını değiştirebilirken, doğru ilaç seçimi ya da terapi yöntemini belirlemede yol gösterici olabiliyor” vurgusu yaptı.
Beyin haritalama olarak bilinen QEEG’nin beynin elektriksel aktivitesini ölçen özel bir EEG testi olduğunu belirten Yüksek, “Başınıza yerleştirilen sensörler sayesinde beyin dalgalarınız kaydedilir ve özel bir yazılımla analiz edilerek hangi beyin bölgelerinin fazla ya da az çalıştığı değerlendirilir. Yaklaşık 20-30 dakika süren bu işlem tamamen ağrısız, radyasyon içermeyen, güvenli bir yöntemdir” diye konuştu. Yüksek şöyle konuştu: “CNS Vital Signs ise bilgisayar üzerinden yapılan bir bilişsel değerlendirme testidir. Bu test, dikkat, hafıza, işlem hızı, tepki süresi, planlama ve karar verme gibi zihinsel işlevlerinizi ölçer. Test sonucunda kişinin bilişsel profili nesnel ve bilimsel verilerle ortaya konur.”
Bu testlerin her psikiyatrik hasta grubuna uygulanabildiğini anlatan Yüksek, “QEEG ve CNS testleri, zihinsel işlevleri yerinde olan, işlem sırasında kooperasyon sağlayabilen her bireye uygulanabilir. Ancak çok ajite, agresif ya da ağır bilişsel geriliği olan kişilerde testin geçerliliği düşebilir. Bu yüzden her hastaya rutin olarak uygulanmaz, hekimin değerlendirmesi sonucu gerekli görülürse yapılır” ifadelerini kullandı.
Testlerin özellikle çocukluk çağı psikiyatrik bozuklukların teşhisinde hayati önem taşıdığını anlatan Yüksek, “QEEG, 5 yaş ve üzeri çocuklara güvenli bir şekilde uygulanabilirken, CNS testleri ise okuma yazma bilen, yaklaşık 8 yaş ve üzerindeki çocuklar için uygun. Çocuklar duygularını ya da sorunlarını yetişkinler gibi ifade edemiyor. Bu nedenle yaşadıkları dikkat, hafıza ya da öğrenme problemleri bazen gözden kaçabiliyor. Bu testler ise çocuğun zihinsel işleyişi detaylı olarak analiz edilebiliyor” değerlendirmesi yaptı. Yüksek, QEEG ve CNS gibi yöntemlerle psikiyatrinin artık sadece davranışlara dayalı değil, beyne doğrudan ulaşan bir anlayışla ilerlediğini vurguladı.