Ekonomipolitik disiplinden kopmuş olan politik dinamikler ise artık orijinal konumları olan kamusallıkların dışına çıkmış, sanallıkların fırınlarında pişmektedir. Her politik gün, sanal âlemlerdeki destekleyici ve sabotajcı kabile haberlerinin tâkibi ve muhasebesiyle başlar. Giydiren, sayan söven en az bir kaç twit patlatmadan gün başlamaz.
Siyâset artık, çölleşmiş dünyâda sanal bedeviliğin emrindedir.
Herkesin ağzına geleni söylediği bu sanal ağlarda eş anlı olarak hem büyük bir boşalım yaşanmakta, hem de bunlar küresel bir kontrolü, yönlendirmeyi sağlayacak veri tabanlarına işlenmektedir. Big Brother’ın yerini Big Data aldı. Hırpalanmış bürokrasiler, o bitik halleriyle tekno dünyâdan medet umuyor. Ölümden evvelki son canlanma gibi bir şey bu. Neoliberal ekonomizmin düşkünleştirdiği kitlelelerin öfkesi elde var bir. Bunu bir taraftan
azgınlaştırmak, diğer taraftan Bunu tekno süreçlerle destekleyerek yeniden bir bürokratik efendilik kurulabilir mi? Deniyorlar…. Elyevm içinden geçtiğimiz süreç tam da bu ve insanlığa ödeteceği ağır bedeller var; ama sonu yok. Mesele şunu görmek:
Artık değişim değeri olmayan yegâne kudret, duvarları yıkıyorum iddiası ile gelen ama târihi ve insanlığı labirentleştiren tekno
süreçlerdir. Teknolojiyi eleştirmekle tekno dünyâyı eleştirmek aynı şey değildir. Teknolojiye rağmen, onun dışında bir şeylere işâret edilebilirdi. Tekno dünyâ için bu geçerli değildir. Tekno dünyânın gayrı insânî risklerine işâret eden konuşmalar, yazılar vb, tekno iletişimde sâdece sansasyonel tesir bırakabilir. İnsan hakikaten de tuhaf bir varlık; sürüngen değil, târihini sürüklemek istiyor ama nedense hep sürükleniyor…