Katil ve soykırımcı İsrail’in azmettiricisi ve destekçisi ABD’nin psikolojik harp taktik ve stratejileri ile Hizbullah’ın Suriye’de bulunan askeri varlığının neredeyse tamamını Hizbullah’ı Lübnan’a geri çekmek zorunda bırakılmıştı. Aynı şekilde Gazze’nin büyük bir bölümünü kadın çoluk çocuk demeden kana bulayan Siyonist katiller ordusu İsrail askerleri de Gazze’nin büyük bir bölümünü ele geçirerek HAMAS’ı bu cinayetlere müdahale edemeyecek bir durumda bırakarak hava harekatlarıyla binlerce ton bombayı
Katil ve soykırımcı İsrail’in azmettiricisi ve destekçisi ABD’nin psikolojik harp taktik ve stratejileri ile Hizbullah’ın Suriye’de bulunan askeri varlığının neredeyse tamamını Hizbullah’ı Lübnan’a geri çekmek zorunda bırakılmıştı. Aynı şekilde Gazze’nin büyük bir bölümünü kadın çoluk çocuk demeden kana bulayan Siyonist katiller ordusu İsrail askerleri de Gazze’nin büyük bir bölümünü ele geçirerek HAMAS’ı bu cinayetlere müdahale edemeyecek bir durumda bırakarak hava harekatlarıyla binlerce ton bombayı sivil Filistin halkının üzerine havadan askeri savaş uçaklarıyla katliam yapmışlardı. HAMAS bu canilerle karadan tüneller içinde yaptığı mücadelede için Suriye’deki askeri birliklerini Gazze şeridine çekmek zorunda bırakılmıştı. Böylece ABD ve İsrail’i Suriye coğrafyasında tehdit edecek Hizbullah ve Hamas askeri varlığı zayıflatılması hedeflenmişti. Bu strateji ve taktiklerle Suriye İsrail ve ABD için çok kolay bir hedef haline getirme amaçları başarıya ulaşmamıştı. Ancak İsrail savaş uçaklarının havadan attıkları binlerce ton bombalar tüm dünya devletlerini olduğu gibi HAMAS’ı da hava harekatlarına karşı etkisiz bırakırken HAMAS kara savaşlarında özellikle tünellerde Siyonist İsrail ordusuna karşı küçümsenmeyecek başarılar ve zaferler kazanmıştı. Savaşın son günlerinde kaybeden katil elebaşı Netenyahu ve ABD Başkanı Biden olmuştu!
ABD ve İsrail’in kontrolündeki FETÖ ve PKK/YPG terör örgütleri Suriye’de ABD ve İsrail’in kendi askerlerini savaşa sokarak risk alıp zayiat vermelerini önlemek için hibrit ve vekalet savaşları için alanda görevlendirilmişlerdi. Ankara, PYD/SDG’nin Suriye ordusu içinde blok olarak yer almasına itiraz ediyor. Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten Millî Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, terör örgütü PYD-SDG’nin Suriye ordusu içine alınmasına kesinlikle karşı olduklarını dile getirdi. Kaynaklar “Daha önce ifade ettiğimiz gibi, terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG’nin silah bırakması, elebaşları ve yabancı örgüt mensuplarının Suriye’yi terk etmesi, silahlı grupların ordu içerisinde ayrı bir yapı teşkil etmeden Savunma Bakanlığı bünyesinde ulusal ordunun ayrıcalıksız bir parçası olarak yer alması gerekmektedir” dedi. PYD/SDG’nin Suriye ordusu içinde yer alması konusunda uygulamaya bakılması gerektiğinin altını çizen kaynaklar, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşası ve istikrar ile barışın tesis edilme sürecine bakışının ve duruşunun net olduğunu belirtti. Ayrılıkçı veya özerklik gibi yaklaşımlara yol açılabilecek uygulamaların kabul edilemeyeceğinin altını çizen kaynaklar “Hem siyasal anlamda hem de askerî anlamda Suriye’de çok başlılığı ve özerk yapılanmaları kabul etmediğimizi, yeni Suriye hükûmeti ile bu çerçevede iş birliğine devam edeceğimizi ifade ediyoruz” ifadesini kullandı.
Suriye’nin yeni Devlet Başkanı Ahmet Şara’nın Türkiye ziyareti önümüzdeki yüz yılların iki ülke arasındaki ilişkisini temellendiren bir hamledir. Uzmanlara göre Şara’nın ülkesinde ve dünyada özellikle Avrupa’da kendisine gösterilen yoğun ilgi ve sempatinin de işaretiyle başarılı olacağı, Türkiye’nin yardımı ile Suriye’yi derleyip toparlayacağı belirtilmektedir. Bu nedenle Suriye’de kurulacak bir İslam Devleti önemli bir model olabilir. Şam, uzun süre İslam devletine merkezlik yapma tecrübe ve birikimine sahiptir. Bu tarihi ve genetik yapı tekrar kuvveden fiile çıkabilir, İslam düşmanları dışında da bunun önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak şu anda Yeni Suriye devleti ve Şara’yı ABD ve katiller sürüsü İsrail’in yönettiği FETÖ Şam’ı ve Suriye’ye sızma faaliyetlerinden dolayı tehdit etmektedir. FETÖ’cülerin yine en büyük silahı elebaşlarının gebermesine rağmen dinimizi istismar etmeleridir. FETÖ, ŞAM’ı “Emin Belde kod adlı” proje ile ele geçirmenin planlarını yapıyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından, Antalya merkezli 31 ilde FETÖ’ye yönelik eş zamanlı düzenlenen Kıskaç-40 operasyonlarına ilişkin bilgi verdi. Bakan Yerlikaya, bir döner restoran zinciri üzerinden örgüte finansman sağladığı belirlenen, aralarında kamu personeli 10 kişinin de bulunduğu 353 şüphelinin yakalandığını belirtti. Yerlikaya’nın kastettiği döner restoran zincirinin ‘Maydanoz Döner’ olduğu öğrenildi. Operasyonda yakalananlara ilişkin bilgi veren Yerlikaya, döner zincirinin franchise (isim hakkı) usulü ile faaliyet yürüttüğü ve bünyesine FETÖ nedeniyle işlem gören, örgütle bağlantısı devam eden kişilere, bedel karşılığında gayri resmi ortaklık verildiğini belirtti. Şirketin, örgüt referansı göstermeden ortaklığa girişe izin vermediği, bu sistemi Referans Temelli Büyüme (RTB) olarak adlandırdıkları, resmi belge olmaksızın, ortaklığın tamamen örgütsel güvene dayandırıldığının tespit edildiğini ifade etti.
Yerlikaya şubelerin, örgüte bağlı şahıslara istihdam ve para sağlamak amacıyla kullanıldığı ve bu şubelerden himmet alındığı, gayri resmi ortakların hisse satışlarında elde edilen paraların takibe takılmaması için örgüt iltisaklı esnafların üzerinden (kuyumcu vb.) emanet usulü ile yapıldığı, şirketin yurt dışında yeni bayilikler vererek genişlediği ve bu şekilde yurt dışından para transferini kolaylaştırdığı tespit edildi ve haklarında savcılıklarımızca soruşturma başlatıldı dedi.
FETÖ’ye yapılan bu operasyon terör örgütünün henüz bitmediğini kamudaki kriptoların az da olsa faaliyetlerine devam ettikleri gerçeğini gözler önüne serdi!