Hollanda’daki erken seçimde ırkçı Geert Wilders’in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi (PVV) büyük hezimet yaşadı. İslam karşıtlığının yanı sıra İsrail ve Siyonizm’e desteğiyle bilinen Wilders’in oy oranı %23,5’ten %16’ya düştü. Büyük sürpriz yaparak birinci çıkan liberal D66’nın aynı zamanda Filistin destekçisi olması, “Gazze” ve “soykırımın” dünya siyasetini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.
 
			Hollanda’da 29 Ekim’de yapılan parlamento seçimleri, Avrupa siyasetinde dengeleri sarsan bir tablo ortaya koydu. İsrail yanlısı ve İslam karşıtı söylemleriyle bilinen Geert Wilders’in liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) ciddi oy kaybı yaşarken, liberal eğilimli merkez sol parti Demokratlar 66 (D66) sürpriz biçimde birinci sıraya yerleşti. Sandık sonuçları, Siyonist ve aşırı sağ yapının Hollanda’daki etkisinin zayıfladığını gösteriyor. Seçim sonuçları aynı zamanda, Avrupa siyasetini aşırı sağ partiler üzerinden etkilemek ve yükselen Filistin yanlısı siyaseti engellemek isteyen İsrail için de darbe niteliğinde.
Henüz kesinleşmemiş verilere göre D66 ve PVV yüzde 16,7’şer oyla yarışta başa baş giderken, her biri 26 sandalye kazandı. Ancak bu tablo PVV için ağır bir gerilemeye işaret ediyor; zira Wilders’in partisi 2023 seçimlerine göre 11 sandalye kaybetti. D66 ise oy oranını 10 puandan fazla artırarak tarihindeki en büyük sıçramalardan birini yaptı. Seçim öncesinde bir meclis oturumunda, D66 milletvekili Jan Paternotte’nin Gazze’ye ilişkin, “Bir gün insanlar açlıktan ölürken bunun nasıl mümkün olduğunu sorgulayacağız” sözleri, Hollanda siyasetinin merkezine İsrail karşıtı bir yaklaşımın hakim olacağına delil olarak gösteriliyor.
Sonuçlar, Hollanda’nın İsrail-Filistin politikasında da yön değişikliğine işaret ediyor. Meclisteki pek çok parti, Filistin’in resmî olarak tanınmasını destekliyor. Yeni dönemde kurulacak koalisyon hükümetinin, Avrupa Birliği içinde İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı daha sert tavır alması bekleniyor. PVV lideri Wilders’in İsrail’e koşulsuz desteği ve Gazze’deki soykırımı savunur tavrı, geniş bir kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Pew Araştırma Merkezi’nin 2025 ilkbaharında yayımladığı ankete göre Hollandalıların yüzde 78’i İsrail Başbakanı Netanyahu’ya olumsuz baktığı ortaya çıkmıştı. Bu atmosferde D66’nın insan hakları ve Filistin konusundaki dengeli tutumunun seçmende ilgi gördüğü söylenebilir.
Seçimlerde ana muhalefet partisi Yeşil Sol – İşçi Partisi (GL-PvdA) de 20 sandalye kazanarak dördüncü büyük parti konumuna yerleştir. GL-PvdA olmak üzere mecliste yer alan birçok parti Filistin’in resmî olarak tanınmasını savunuyor olması da Hollanda siyasetinin İsrail işgal politikalarına karşı daha güçlü duruş sergilemesi anlamına geliyor. Seçimden önce televizyondan yayınlanan son büyük oturumda D66 ve GL-PvdA liderleri Filistin devletini tanımaktan yana olduklarını açıklamıştı.
Seçim sonrası oluşacak koalisyon tablolarında PVV’nin yer alması neredeyse imkânsız görünüyor. Merkez sağdaki VVD ve Hristiyan Demokrat Parti (CDA) gibi aktörler de Wilders’le iş birliği yapmayacaklarını önceden ilan etmişti. Böylece, PVV parlamentoda temsil edilse de hükümet kurma süreçlerinden dışlanacak. Bu durum, aşırı sağın yalnızlaşması ve Siyonist çizginin siyasal etkisinin azalması anlamına geliyor.