enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
40,1735
EURO
47,0678
ALTIN
4.327,67
BIST
10.358,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
30°C
İstanbul
30°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
30°C
Pazar Açık
31°C
Pazartesi Açık
32°C
Salı Parçalı Bulutlu
32°C

Merkez faizde gaza bastı!

Haftanın en önemli ekonomik gelişmelerinin başında Merkez Bankası faiz kararı vardı. Zira 19 Mart’ta başlayan sürecin piyasalar üzerindeki olumsuz etkileri nedeni ile Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Mart’ta olağanüstü toplanmış ve politika faizini %42,5’te sabit tutarken gecelik vadede borç verme faiz oranını %44’ten %46’ya yükseltmişti. Sonrasında ise bir süre boyunca güçlü bir şekilde devam eden döviz talebi yavaşlamakla birlikte devam etti. Ayrıca Trump’ın tarifeleri nedeni ile artan riskler

Merkez faizde gaza bastı!
REKLAM ALANI
20.04.2025 02:00
2
A+
A-

Haftanın en önemli ekonomik gelişmelerinin başında Merkez Bankası faiz kararı vardı. Zira 19 Mart’ta başlayan sürecin piyasalar üzerindeki olumsuz etkileri nedeni ile Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Mart’ta olağanüstü toplanmış ve politika faizini %42,5’te sabit tutarken gecelik vadede borç verme faiz oranını %44’ten %46’ya yükseltmişti.

Sonrasında ise bir süre boyunca güçlü bir şekilde devam eden döviz talebi yavaşlamakla birlikte devam etti. Ayrıca Trump’ın tarifeleri nedeni ile artan riskler altına hücuma neden oldu ve altın ithalatı kaynaklı döviz talebi de hızlandı. Yabancıların çıkışının döviz kurunu yukarı itmesinin önüne geçebilmek için finansal istikrarı tesis etmek amacıyla oldukça yüklü bir rezerv kullanımı olduğunu gördük.

Merkez Bankası’nın NDF işlemelerine olan talep sonradan yavaşladıysa da başlarda önemli bir hacim oluştu. Bununla birlikte oluşan fazla TL likiditenin sterilize edilmesi için 2007’den bu yana ilk kez devreye alınan Likidite Senetleri ihracında faizler %48 seviyelerinde oluştu. Mevduat ve kredi faizleri yükselirken, bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında kayda değer yükselişler gözlemlendi.

Tüm bu hareketlilik devam ederken yaşanan zirai don hadisesinin taze sebze ve meyve fiyatlarına olumsuz etki edeceği beklentisi de diğer gelişmelere eklenince 12 ay sonrası enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü güncellendiğini gördük. Piyasa Katılımcıları Anketi’nde 12 ay sonrası enflasyon beklentisi %24,55’ten %25,56’ya yükseldi.

YAZI ARASI REKLAM ALANI

Özetle Merkez Bankası PPK, dezenflasyon programında yakından takip ettiği pek çok değişkeni olumsuz etkileyecek gelişmelerle karşı karşıya kaldığını düşünmüş olmalı ki politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %42,5’ten %46’ya yükseltti. Ayrıca 20 Mart’taki olağanüstü toplantıda %44’ten %46’ya yükselttiği gecelik borç verme faiz oranını da bu kez %49 olarak belirledi. Ayrıca yeni metne “gerekirse yine faiz artırırım” anlamına gelecek şekilde “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.” ifadesini de ekledi.

Faiz kararı öncesinde Merkez Bankası piyasayı %42,5 olan tabeladaki faiz ile değil %46 olan gecelik borç verme ile fonluyordu. Şimdi %49 ile fonlayacak. Yani pratikte 300 baz puanlık bir faiz artışı yapılmış oldu. Karar sonrası Banka bir de TL likidite yönetimi kapsamında adım attı ve 20 Mart’ta ara verdiği bir hafta vadeli repo ihalelerine yeniden başlayacağını ilan etti. Buradaki amacının da %49’la fonlamaya uzun süre devam etmek yerine daha düşük fonlama imkanlarını görmek olduğunu düşünüyorum.

Gelelim faiz artışının reel sektör üzerindeki etkilerine. Bir süreden bu yana azalan iç talep, dış talep koşullarındaki bozulma, finansmana erişiminin kısıtlı kalması ve görece yüksek finansman maliyetleri ile boğuşan reel sektörün daha da daralacağı bir döneme girdiğini ifade edebiliriz. Karşılıksız çek ve protestolu senet miktarlarını yakından izlemek gerekiyor. Ayrıca bankalara olan kredi borçlarının ödenmesinde ciddi sorunlar da kapıda görünüyor. Bu bakımdan reel sektörün borçlarının yapılandırılmasına yönelik adımların mutlaka gündeme alınması gerektiğini not edelim.

Elbette döviz talebini kısmak ve enflasyonu düşürmek halen ana hedef olarak kalmalı ancak reel sektörde kalıcı hasarın önüne geçecek politika setlerinin de mutlaka bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.

REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.