İtiraf edeyim; bir zamanlar, Bülent Ecevit ölse sorunların da çözüleceğini düşünüyordum. Neden mi? Ecevit Başbakan, ben de imam hatipte öğrenciydim. Memleketin bir kısım gençlerinin önüne, adına “ kat sayı uygulaması ” denilen, saçmalıklar ötesi bir engel konulmuştu. Her ne kadar Mesut Yılmaz başlatsa da Ecevit zulmü devam ettiriyordu. Hatta başörtülü milletvekilini “Bu hanıma haddini bildirin” diyerek Meclis’ten kovduran kendisiydi. Zaten başörtülü kızları da okullara sokmuyorlardı. Erkekler için
İtiraf edeyim; bir zamanlar, Bülent Ecevit ölse sorunların da çözüleceğini düşünüyordum.
Neden mi?
Önceki gün ne düşündü, Devlet Bahçeli’yi canıyla kanıyla ayakta görünce nasıl bir yıkım yaşadı acaba? Fakat bu bir kişinin beklentisi ya da merakı değil. Günlerdir, sosyal medyada Devlet Bahçeli’nin vefat ettiği ve açıklanmadığını birileri yazdı, birileri de dilden dile yaydı. Bayram ziyaretlerinde “öldü mü” sorularına kaç kez muhatap oldum saymadım. Geçerken uğradığım bir ortamda şöyle konuşuluyordu: “Gizliyorlar. Öldü. Kesin öldü. Erdoğan açıklatmıyor. Yerine isim bakıyor, bayramdan sonra duyarsınız” dedi. O esnada bir tanışımız, “Ersin Bey gazeteci, onun haberi vardır herhalde” deyince haliyle gözler bana çevrildi. Hiç bekletmeden, teklemeden “bilmiyorum” demekle yetindim. Bir anda bakışların tonu değişti. Hayatta olduğunu biliyordum ama. Bunu da az önce öldüğünü ilan eden kişinin gözlerine bakarak söyledim. Bu kez, “Sizden de saklıyorlar demek ki” dedi. Neyse ki orada az kaldım ve giderken Bahçeli’nin öldüğünü ilan edenin kim olduğunu sorunca, muhalif partilerden birinde siyaset yaptığını öğrendim.