enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
40,1704
EURO
47,0707
ALTIN
4.336,96
BIST
10.358,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
29°C
İstanbul
29°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Açık
31°C
Pazartesi Açık
31°C
Salı Parçalı Bulutlu
31°C
Çarşamba Açık
32°C

Tasavvuf ya da İslam ahlak ve edebini kuşanmak

Tasavvuf tan kasıt İslam ’dır yani tasavvuf dendiğinde aslında İslam denmektedir. Bu sebeple büyüklerimiz tasavvufu ayrıca İslam kelimesiyle nitelemeye gerek görmemiş, hatta bu tür bir nitelemeyi (‘İslam tasavvufu’ denmesini) haşiv saymışlardır. Bu cümleden olarak havf ve reca / korku ve ümit konusunu bir tasavvuf ıstılahı olarak ele aldığımızda Kur’ân’ın ve Peygamber Aleyhisselam’ın ahlakıyla ahlaklanmaktan başka bir şeyi kastetmiyoruz. Ancak söz konusu ahlakın, amelî ve aklî uygulamalarına, zamana

Tasavvuf ya da İslam ahlak ve edebini kuşanmak
REKLAM ALANI
09.05.2025 03:00
2
A+
A-
Tasavvuf

tan kasıt
İslam

’dır yani tasavvuf dendiğinde aslında İslam denmektedir. Bu sebeple büyüklerimiz tasavvufu ayrıca İslam kelimesiyle nitelemeye gerek görmemiş, hatta bu tür bir nitelemeyi (‘İslam tasavvufu’ denmesini)
haşiv

saymışlardır.
Bu cümleden olarak
YAZI ARASI REKLAM ALANI
havf ve reca / korku ve ümit

konusunu bir tasavvuf ıstılahı olarak ele aldığımızda Kur’ân’ın ve Peygamber Aleyhisselam’ın ahlakıyla ahlaklanmaktan başka bir şeyi kastetmiyoruz. Ancak söz konusu ahlakın, amelî ve aklî uygulamalarına, zamana ve sosyal şartlara tabi olarak yüklenen yeni manaların, yeni yorumların incelenmesi, işlenmesi ve inceltilmesi söz konusu olduğunda bunu tasavvuf müessesesi ile âlî tarikatlar üzerinden doğru anlamaya ve aktarmaya çalışıyoruz.
Bundan hareketle önceki yazımızda havf ve recanın Hicri 2. asırda önce
zühd

tefekküründe yer bulduğumu, Hicri 4. asırdan itibaren de tasavvufi hale/mertebeye/makama mahsus bir ıstılahı olarak yerleştiğini söylemiştik.
Hicri 378-481 yılları arasında Serrâc Tûsî, Ebû Tâlib el-Mekkî, Hargûşî, Sülemî, Kuşeyrî, Hucvirî ile Hâce el-Herevî ‘yi
tasavvuf tefekkürünü kayda geçiren

lerden yani kitaplaştıranlardan en parlak yıldızlar olarak izlediğimizde havf ve reca ıstılahının serüvenini de yakından izlemiş oluruz.
Konumuzu tasavvuf tarihinde boğmamak için, biz bunlardan ilk devir sistemleştirilmesi esasında tasavvufu
on mertebe

de
yüz basamak

la ifade ederek (Menâzilü’s Sâirîn), Giriş Mertebe’sinde havfı 1., recayı 10. basamağa yerleştiren Hâce Abdullah el-Ensârî el-Herevî’den naklederek sözü kısaltmak istediğimiz gibi, bunu da Herevî’nin ilgili tespitlerinin günümüzdeki bir inceleme-yorumundan bizzat iletmek istiyoruz.
Buna göre
Abdurrezzak Tek

’in
Tasavvufî Mertebeler: Hâce Abdullah el-Ensârî el-Herevî Örneği

adlı kitabına (Ketebe, İstanbul 2024) başvuracağız. Bu vesileyle konunun özel meraklılarını ise yine Tek tercümesiyle
et-Tilimsânî

’nin
Tasavvufta Haller ve Makamlar: Menâzilü’s Sâirîn Şerhi’

ne yönlendireceğiz. (Erkam, İstanbul 2024):

“Havf:

Hoşlanılmayan bir durumun başa gelmesi veya arzulanan bir şeyin elde edilememesinin insanın ruhunda oluşturduğu elem ve huzursuzluğu yansıtan bu psikolojik hâl, tasavvufi açıdan daha çok Allah korkusu ve ahirete yönelik endişeleri ifade etmek için kullanılmıştır. (…)

Havf konusuna geniş yer veren ve onu sistematik olarak inceleyen ilk sûfi müellif Ebû Tâlib el-Mekki’dir. Tasavvufi faziletler içinde tövbe, sabır, şükür ve recâdan sonra ele aldığı havfın takvâ, haşyet, hazer, vecel ve işfâk gibi korkuyla ilgili bütün makâmları kapsayan bir terim olduğunu belirtmiştir. Yine havf ile vera arasındaki ilişki üzerinde durarak vera’ın havftan kaynaklanan bir hâl olduğunu söylemiştir. Ebû Tâlib el-Mekki’ye göre havfın zayıf olan derecesi tutkuları dizginlemeye, kötü alışkanlıkları yok etmeye ve hevâ ateşini söndürmeye yetmeyeceği gibi aşırı olanı da aklı, tabiatı ve mizacı bozarak kişiyi ümitsizliğe sevk eder. (…)

Havfı ‘kişinin ilâhi uyarı niteliğindeki haberler sebebiyle itmi’nân hâlini kaybedip tedirgin olması’ diye tarif eden Herevî, bu hâli kendi içinde üç dereceye ayırır:

Birincisi, ilâhi cezaya uğramaktan ve ahiretteki durumu düşünmekten kaynaklanan korkudur. Sûfilere göre avâma ait olan bu korkunun temelinde inanç yatmaktadır. Zira iman etmeyen kişinin uhrevi cezalardan korkması mümkün değildir. Bu nedenle böyle bir korku, kişinin imanının sıhhatinin delaleti olarak da kabul edilmiştir.

İkincisi, Hakk’ın huzurunda bulunmanın halaveti nedeniyle kendinden geçmiş olan (müstağrak) murâkabe ehlinin ilâhi mekrden yani bu hâlin lezzetine dalıp aldanmaktan korkmasıdır. Mutasavvıflar tarafından ilâhi mekr, ‘itaatsizliğine rağmen Hakk’ın ihsânlarının kula ulaşması, sû-i edebine rağmen hâlinin devam etmesi ve ehil olmamasına rağmen kerâmet izhâr etmesi’ diye tanımlanmıştır. Bu anlamda mekr, sâlik için istidrâctır. (…)

Üçüncüsü müşâhede ehlinin Hakk’ın celâlinin heybetinden korkmasıdır. İlâhi cezadan korkmak nefis makamına, ilâhi mekrden korkmak kalp makamına aittir. Sır ve müşâhede makamında ise korku heybete dönüşür; diğer bir ifadeyle Hakk’ın celâlinin heybetine yönelik korku, içinde Hakk’a tazimi de barındırmaktadır.

Herevî’ye göre münacat anlarında keşf ehline arız olan bu heybet, Hakk’la sohbetinde sâliki bast hâlinin gevşekliğine ve laubaliliğe düşmekten alıkoyar; edebini muhafaza etmesini sağlayarak Hakk’ı açıkça görme talebinden onu meneder. Aksi halde böyle bir talep, sâlikin izzet tokadıyla fenâ vadisine atılmasına neden olur.”

Reca

yı da nasipse izleyen yazımızda yine Tek Hocamızın inceleme-yorumuyla nakledelim inşallah.
REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.