Suriye’de mutlaka görmemiz gereken yerlerden biri Emevi Camii’ydi. Camiye ulaşmak için Hamidiye Çarşısı’ndan geçiyoruz. Çarşı içinde yeni yönetimin bayrağı bol bol satılıyor. Çarşının orta bölümüne doğru tavana asılmış bez flamada Arapça ‘Suriye’nin güneşi doğdu’ yazısını okuyoruz.
Suriye’ye doğru yola çıktığımızda mutlaka gitmemiz gereken yerlerden biri Emevi Camii’ydi. Şam’daki ilk günümüzde ikindi üzeri yol arkadaşımız gazeteci Ali Atar ile Emevi Camii’ne gittik. Şam’ın belki de Müslümanların dördüncü kutsal mekânı olarak görülmesinde Emevi Camii’nin etkisi büyüktür. Rivayetlere göre, Hz. Yahya ve Hz. Hüseyin efendilerimizin kesik başları cami külliyesinin bünyesinde bulunmaktadır. Hz. Yahya Türbesi caminin içinde ana mihraba yakın bir yerde bulunurken, Hz. Hüseyin’in kesik başının gömüldüğü rivayet edilen yer, dışarıda camini avlusunun batı tarafındadır.
Caminin kıblesinin solundaki yani batısındaki Beyaz minareye Hz. İsa Efendimizin ineceği rivayetleri vardır. Bir de cami içerisinde değişik mezheplere namaz kılmaları için tahsis edilmiş 4 mihrap. Anlaşmazlık mı, çoğulculuk mu, hoşgörü mü dersiniz, siz karar verin.
Camiye es-Sevre (Devrim) Caddesi tarafından girerken gözümüze eski kale çarpıyor. Üzerinde Suriye’nin yeni bayrağı enlemesine asılmış. Sevre Caddesi gün içinde oldukça yoğun ve hatta çoğu zaman kilitlenen bir trafiğe sahip.
Çarşıya tarihi kalenin hemen yanından giriliyor. Araç trafiği gibi Şam Kapalı Çarşısı’nın trafiği de çok yoğun.
Aslında bu kapalı çarşının ismi Hamidiye çarşısı. Çarşı, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor ve Jüpiter Tapınağı’na giden Roma yolunun ekseninde. 1780 civarında Sultan I. Abdülhamid döneminde inşa edilmiş ve daha sonra Sultan II. Abdülhamid döneminde genişletilmiş.
Çarşı Şam’ın eski surlu şehrinin içinde, Kale’nin yanında yer alıyor, Suriye’nin en büyük ve merkezi çarşısı olarak biliniyor.
Emevi Mescidine ulaşabilmek için çarşının içinde 600 metre kadar yürümeniz gerekiyor.
Kapalı alanda sağlı sollu dükkanlar ilaveten, seyyar satıcılar yolun ortasını tuttukları için yaya trafiği bayağı yoğun.
Çarşı içinde bol bol yeni yönetimin bayrağı satılıyor, çarşının orta bölümüne doğru tavana asılmış bez flamada Arapça ‘Suriye’nin güneşi doğdu’ yazısını okuyoruz.
Jüpiter Tapınağı kalıntısı
Yoğun trafik kapalı çarşının diğer ucunda biterken sizi Roma Jüpiter Tapınağı’nın kalıntıları, daha doğrusu 10 metreden daha yüksek eski sütunlar karşılıyor.
Dolayısıyla Emevi Camii’ne ulaşabilmek için Kale, kapalı çarşı ve Jüpiter Tapınağı’nın altından geçmeniz gerekiyor.
Jüpiter Tapınağı kalıntıları altından geçtikten sonra sizi Emevi Camii’nin yüksek duvarları karşılıyor, sağda Kayıtbay minaresi camiden ilk göze batan bölüm. Ama caminin ihtişam ve güzelliğini ana kapıdan girmeden anlamanız pek mümkün değil.
Caminin avlusunun ana girişinin neredeyse tamamı, tavan dahil muhteşem bitkisel ve geometrik mozaiklerle süslenmiş. Aynı mozaikler caminin kapalı olan ana girişini ve ana cephesinde de var. Ana cephedeki mozaikler yer yer dökülmüş. Caminin 4000 m2 ile dünyanın en büyük bitkisel mozaiğini barındırdığı söyleniyor.
Hz. Yahya türbesi
Caminin içine girdiğinizde büyüklüğü ve ihtişamını fark ediyorsunuz. Enlemesine üç bölümden oluşurken, kıble duvarında her biri bir Sünni mezhebe ayırılmış mihraplar var. Ana mihrabın sol ortasında Hz. Yahya’nın türbesi var. Çok önceden beri burada bulunan türbe cami içinde korunmuş. Ve hatta, bir sabah namazında denk geldik, namazdan sonra bir kişi imamdan bir hastası için dua istedi. Hz. Yahya Türbesi’ne doğru yüzümüzü dönüp saf oluşturduk ve toplu dua ettik. Demek ki bu camide böyle bir adet vardı. Emevi Camii’nde namaz sonrası dua ve tesbihler hemen hemen bizdeki gibi.
Son olarak caminin güvenliği ile ilgili bir uyarı yapmakta fayda var. Suriye’nin içinden geçtiği durumlar belli olduğu için, en azından ortam sakinleşe kadar caminin içine giriş çıkışlarda fiziki arama yapılması, en azından caydırıcı olur. Çünkü insanlar ellerinde valizleri ile birlikte caminin içine giriyorlar.
Selahaddin Eyyubi Türbesi
Caminin kuzeybatısında ama cami duvarlarının dışında Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi ve Osmanlının üç şehit pilotunun kabirleri var. Onlar da kendilerine bir Fatiha okumak isteyen birçok ziyaretçi alıyorlar.
Arapçasıyla ‘Camiu Beni Ümeyye el Kebir’ ya da Şam Ulu Camii veya Emevi Mescidi, etrafında karışık bir tarih cereyan etmiş olsa da İslam tarihinin ihtişamını yansıtan tarihi eserlerden birisi. Bir kere de kendisini ve barındırdıklarını görmek için yolunuzu düşürmek için önemli bir çekim merkezi.
3 şehit pilotumuz
Şeyh Yusuf
Emevi Camii’nde Şazeli tarikatı şeyhinin yardımcısı Şeyh Yusuf ile, cuma ikindi namazı sonrası yapılan zikir meclisi ardından görüştük. Suriye’de birçok büyük sûfi şeyhi olduğunu aktaran Şeyh Yusuf, bunlardan bazılarını Şeyh Ebu Nur Hurşid, Şeyh Abdurrahman eş-Şağuri ve Şeyh Salih el-Hamavi olarak zikrediyor ve bu zatların hepsinin pek çok müridi olan Şazeli şeyhleri olduğunu hatırlatıyor.
Suriye’de günümüzde tasavvuf yolunu temsil eden şahsiyetin Şeyh Abdulvehhab Şerif olduğunu bildiren Şeyh Yusuf, onun 2008 yılından beri inzivaya çekilmiş bir durumda halen Şam’da bulunduğunu bildiriyor.
Şeyh Yusuf’a göre Suriye halkı üzerinde tasavvufun büyük etkileri olmuştur ve özellikle de Şam, Halep, Humus ve Deyrizor gibi bölgelerde tasavvuf çok yaygındır ve Suriye halkının sosyal dokusuna işlemiştir.
Şeyh Yusuf’a “Yeni yönetimin işbaşına gelmesinden sonra tarikatlara yönelik bir değişiklik oldu mu?” sorusunu yöneltince, “Biz sûfiler olarak hiçbir şeyi değiştirmeyiz. Evet, teslimiyet bizim için esastır. Teslimiyet, teslimiyettir. Yani Allah’ın üzerimize tayin ettiği kişiye ‘İşittik ve itaat ettik’ deriz. Bizim herhangi bir itirazımız yoktu” diyor.
Mevcut durumun daha olumluya gittiği tespitini yapan Şeyh Yusuf, “Sûfi tarikatlarının seçimde bir rolü var mı? Oy kullanıyorlar mı, kullanmıyorlar mı?” sorumuza “Evet, neden oy kullanmasınlar? Halktan biri olarak onların da seçme hakkı var. Seçimde ‘Evet’ deme hakları olduğu gibi ‘Hayır’ deme hakları da var” cevabını veriyor.